İtalyan bilim insanı olan Francesco Redi’nin yaptığı bu deneyi açıklamadan önce ön bilgi olarak bazı kavramların bilinmesi gerekir. Bu kavramlar Redi deneyinde kanıtlanabilirlik düzeyinin ölçüldüğü ve bunlara dair veri alındığı hipotezlerdir.
Spontane jenerasyon, abiyogenez ve biyogenez
Spontane jenerasyon (Kendiliğinden nesil) nedir?
Eskiden yaşamın cansız varlıklardan da üreyebileceğine dair bir düşünce vardı. Mısırdan fare, etten kurtçuk, çamurdan balıkların oluştuğuyla ilgili çıplak gözle yapılmış gözlemler insanlığı bu sonuca vardırdı. Kendiliğinden nesil, yanlış ve ilkel bir hipotezdir çünkü bir canlı, cansız bir varlıktan üreyemez. Kendiliğinden nesli çürüten birçok deney yapılmıştır. Redi deneyi de bunlardan biridir [Redi deneyi dışında Pasteur’ün ünlü kuğu-boyunlu tüp (EN: swan-neck flask) deneyi es geçilmemelidir.].
Abiyogenez nedir?
Abiyogenez teorisi yaşamın cansız moleküllerden ortaya çıktığını savunur. Kimyasal bir süreç olan abiyogenez; karbon, oksijen, nitrojen (Azot), hidrojen gibi proteinlerin, lipitlerin (Yağlar) ve karbonhidratların yapısında bulunan moleküllerin tepkimeye girerek ilk yaşam formlarının milyarlarca yıl önce okyanuslarda başladığını savunur. Kendiliğinden neslin aksine abiyogenez teorisi yaşamın başlangıcıyla ilgilidir, devamlılığıyla değil.
Biyogenez nedir?
Basitçe anlatmak gerekirse biyogenez teorisi, yeni bir yaşamın oluşması için başka bir yaşama ihtiyaç duyulduğunu savunur. Biyogenez teorisi; yumurtlama (Kuşların, amfibilerin ve çoğu sürüngenin yaptığı gibi), mitoz bölünme (prokaryot ve ökaryot yapılı hücrelerin yaptığı gibi), doğurma (memelilerin yaptığı gibi) gibi bütün üreme çeşitlerini içerir. Kısacası biyogeneze göre yaşayan bir canlının oluşması için başka bir yaşayan canlı gerekir. Yaşamın, meteorlar tarafından taşınan bakterilerin Dünya’ya çarpmasıyla başladığını savunan Panspermia teorisi, biyogenez ve yaşamın başlangıcı arasında köprü kurmuş teorilerdendir.
Redi deneyi
1668 yılında İtalyan bilim insanı Francesco Redi, taze eti bir kavanoza koydu ve beklediği gibi etin kokusu sinekleri kendine çekti. Bir süre sonra et kurtçuklarla dolmaya başladı. Ardından başka bir kavanozun içine et koydu ancak bu sefer kavanozun kapağını opak bir kapakla kapadı ve etin üzerinde hiçbir kurtçuğun oluşmadığını gördü. Kendiliğinden nesil için hava gerektiği koşulunu da göze alarak başka bir kavanoza daha et koydu ve bu sefer kavanozu gazlı bezle kapadı. Sinekler çürüyen etin kokusuna geldiler ancak hiçbiri kavanozun içine girememiş olmasına rağmen gazlı bezin üstünde kurtçuk oluşumu gözlendi. Yani kurtçuk oluşumu için etin çürümesi değil, anne ve baba kurtçuklar önemli. Redi, deneyiyle beraber ölü sineklerin kapalı bir kavanozda çürüyen et üzerine yerleştirildiğinde yeni kurtçuklar yumurtlamayacağını/doğuramayacağını, oysa canlı sineklerin üreyebileceğini gösterdi. Bu deney, hem bir zamanlar yaşayan organizmalarda bazı temel bileşenlerin hala var olduğunu -etin üzerinde yaşam için gerekli bileşenlerin olabileceği düşünülüyordu- hem de yaşam oluşturmak için temiz havanın gerekli olduğu tezlerini çürüttü.
Redi’nin deneyi basit ama etkili bir şekilde yaşamın, yaşamı üretmek için gerekli olduğunu kanıtlıyor: Her canlı başka bir canlıdan gelir (Lat: Omne vivum ex vivo veya Omne vivum ex ovo). Hiç şüphesiz, Redi’nin deneyi “Kendiliğinden nesil” kavramını çürütüyor ve onu ilkel bir terim haline getiriyor. Ancak abiyogenez, yaşamın kökeni için hala güçlü bir teoridir ve günden güne güç kazanmaya devam etmektedir. Çünkü Redi’nin deneyi, abiyogenezin savunduğu “Var olmayan yaşamla başlayan yaşam”ı değil, “Var olmayan yaşamdan üreyen yaşam”ı çürütmüştür.
Kaynaklar
- Mun.ca(Redi deneyi)
- Pasteurbrewing(Redi ve spontane jenerasyon)
- Infoplease.com(Spontane jenerasyon ve yaşamın kökeni)
- Lumenlearning(Spontane Jenerasyon)
- Britannica(Spontane Jenerasyon)
Bu eserin kullanım hakları ve dağıtımı PerEXP Teamworks’e aittir.