Erçin Gül ile Röportaj

Araştırmalar yaparken hakkınızda yayımlanan birkaç haber gördük. Denizin kenarında bulduğu ağaç parçalarından eserler yaratmak sıra dışı bir ilham kaynağı gibi görünüyor. Bu doğadan esinlenme hikayesi nasıl başladı?

Erçin Gül: Sanat ile buluşmam aslında sağlık problemi nedeni ile raporlu olduğum vakit evde geçirdiğim zaman zarfında başladı. Dizimden ameliyat olmuştum otururken boş boş vakit geçirmek istemedim. Telefonumda olan bilinen bir uygulamada (Pinterest) bu tarz sahilden toplanan ağaç parçaları ile yapılmış çalışmalar çıktı karşıma. Çok ilgimi çektiler. Doğal oluşları, farklı sebepler ile sahillere ulaşmaları (İnsan ve doğa etkisi ile) ve bu yolculuk sırasında keşfedilmeyi bekleyen sırlarla dolu parçalara dönüşmeleri beni etkiledi. Çocuklar ile topladığım birkaç parka vardı evde. O parçalar ile ufak tefek figürler yaptım. Yaptıkça sevdim ve benim için bir tutkuya dönüştü. İşte böyle başladı sanat serüvenim.

Heykellerinizdeki figürleri oluştururken ilham kaynağınız nedir? Hayal gücünüze mi dayanır yoksa gerçek hayatı gözlemleyerek mi eserlerinizi oluşturuyorsunuz?

Erçin Gül: Gençliğimde belgesel ve bilim kurgu filmleri çok izlerdim. Bu, benim üzerimde farkında olmadan görsel bir hafıza oluşturmuştu. Bulduğum ağaç köklerine baktığımda kendimi sınırlamadan hayal gücüm ve görsel hafızamın da yardımıyla direkt bir şeyler canlanıyor gözümde. Sanki o parçada gizlenmiş ve benim onu keşfetmemi bekleyen suretler gizli gibi. Aslında bu içgüdüyü tanımlayamıyorum bazen. Bazen de konu odaklı çalışıyorum. Bir değil birkaç parçayı birleştirerek amacıma ulaşmaya çalışıyorum. Bir kompozisyon gibi ya da pazılın parçalarını bulmak gibi.

Yaptığınız heykellerin sürdürülebilirlik ve doğaya duyarlılık açısından bir mesajı var mı? Bu konuda düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Erçin Gül: Aslında kullandığım sel sonrası ağaç kökleri bir nevi doğada işlevi bitmiş organik kalıntılar. Onları birer sanat eserine dönüştürebildiğim için çok mutluyum. Bununda her atığın değerlendirilip yeniden kullanılabileceğine örnek teşkil edebileceğini düşünüyorum.

Sanatınızı nasıl isimlendirirsiniz? Belirli bir kalıba sığan ve bir tarz içerisinde gelişen bir sanat mı yoksa sizin yaratıcılığınız ve hayal gücünüzün gerçekleri harmanlayıp orijinal bir şekilde ortaya çıkarması mı? Gözlemlediğim kadarıyla bu soruyu sormak istedim. Kalıplara sığmayan ve oldukça etkileyici eserleriniz var. Kendi adıma tebrik ediyor ve sanatınızı nasıl isimlendirdiğinizi sormak istiyorum.

Erçin Gül: Açıkçası belli bir tarzım yok ve bir sanat akımını banimsemiş değilim. Tamamen hayal gücüm ve ilham ile hareket ediyorum eserlerimi üretirken. Sanatımı incelerseniz ilk çalışmalarımdan bu günkü eserlerime kadar tekdüzeliğin dışında üretim yaptığımı hissedersiniz. İcra ettiğim sanat ne tam surreal ne de realistik. Bence ara bir form. Mesela baktığınızda bir esere bir maymundur lakin bu maymuna benzese de dünyada örneği yoktur gibi. Sanki vucudu ve uzuvları ağaç köklerinden oluşmuştur. Fantastik bir dünyanın paçaları gibidir. Bu açıdan sanatımı isimlendirmek biraz zor. Sıradışı gerçeklik diyebiliriz.