Abonelik Formu
Follow
Abonelik Formu

Kırmızı Pazartesi İnceleme

Kırmızı Pazartesi romanındaki Pablo ve Pedro karakterlerinden romandaki ırksal bilinçdışı analizi.

APA 7: Kara, Y. D. (2023, October 11). Kırmızı Pazartesi İnceleme. PerEXP Teamworks. [Blog Link]

Sergi & Müze Gezginleri Ekim 2023 Sayısı: Kırmızı Pazartesi İnceleme

Kırmızı Pazartesi İnceleme, Sergi & Müze Gezginleri kuruluşu (Dergi) bünyesinde oluşturulmuş Sergi & Müze Gezginleri Ekim 2023 serisine ait blog yazısıdır.

Kırmızı Pazartesi romanındaki Pablo ve Pedro karakterlerinden romandaki ırksal bilinçdışı analizi

Irksal ‘’Kolektif’’ bilinçdışı

Bilinçaltı, zihnin esrarengiz köşelerinden biridir ve gerçek düşüncelerimizi, gerçekleşmemiş beklentilerimizi ve kontrol edilmesi gereken dürtülerimizi sakladığımız bir bölgedir. Birey, kendi ırkının kodlarıyla beraber var olur, somut ve soyut hareketlerini bu kodların çalışması doğrultusuyla şekillendirir. Bu esrarengiz olarak adlandırılabilecek durum, romanda da yer edildiği gibi tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Kırmızı Pazartesi, Gabriel Garcia Marquez’in en ünlü romanlarından biri olup 1948’de Kolombiya’da yaşanan gerçek bir olaydan esinlenerek kuyuculara sunulmuştur. Olaydan kısaca bahsedecek olursak, Bogota’da bir liderin suikastı sonrasında şiddetli ayaklanmalar yaşanmış ve yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. Roman, bu olayın ardından gelişen şiddet ve kaosu ele alıp ırksal kolektif bilinçdışının etkilerine değinmektedir.

Pablo ve Pedro kardeşler ve ırksal bilinçdışı

Kırmızı Pazartesi eserinin teması, namus cinayeti temelinde işlenir ve bu olguyla beraber, Arap ırkının cinselliğe dair tutumu Pablo ve Pedro kardeşlerdeki bilinçaltı yansımasıyla okuyucuya aktarılmıştır. Bu duruma Irksal Bilinçaltı denmektedir.

Eserde ikizlerin Santiago’yu namuslarını temizlemek için öldürme dürtülerine ve aynı zamanda birilerinin onları bundan vazgeçirsin diye ellerinden gelenleri yapmalarına şahitlik ederiz. En sonunda hedefleri olan bu namus cinayetini yapmak durumunda kalırlar. Bizler okuyucu olarak, içlerindeki insani ve otoriter vicdanın çekişmesine/mücadele etmesine tanıklık ederken, meydana gelen çelişki onlara cinayeti sonlandırma kararlılığını verir. İşin derin kısmında, kültür bilincine ait otoriter vicdan, namus uğruna işlenebilecek bir cinayeti uygun bulurken, insancıl vicdan bir insanı öldürmeyi reddeder.

Fakat kendilerini toplumun algı yapısına kaptıran kardeşler, bu insanlık suçunu işleyerek Irsak Bilinçaltı kavramının insanlığın üzerindeki tehlikeli etkisini sembolize ederler.

Pablo ve Pedro, her ne kadar zeki çocuklar olsalar da, kendilerini bu ırksal bilinçaltının etkisinden kurtaramadılar.

Kırmızı Pazartesi – Sayfa 71

Romanın ilerleyişi boyunca gördüğümüz gibi Pablo, ikizlerden biri olarak cezaevine girdikten sonra, diyare rahatsızlığından yakınarak ve anksiyete semptomlarını yaygın bir şekilde yansıtarak, Arapların kendisini zehirlediğini iddia eder. Bu durum, Irksal bilinçdışının ruhsal rahatsızlıklara da yansıdığının bir göstergesidir. Irksal bilinçdışı, bölgesel etki ve kültürel aktarımların temelinde yatan ruh sağlığı sorunlarının nedenidir. Pablo’da gördüğümüz gastrointestinal şikayetler, kaygı, zehirlenme endişesi ve öldürülme korkusu bu rahatsızlığın semptomları arasındadır. Hastalığın adı “Rootwork” (Kültürel Ruhsal Bozukluk) ve Marquez eserinde ismini vermeden de olsa bu hastalığı ve onun semptomlarını romanında kullanmıştır.

Topluma etki eden ırksal bilinçdışı

Romanda, toplumsal açıdan da ırksal bilinçdışının etkilerine şahitlik ediyoruz. Bu etki, kalıplaşmış bir kitle hareketi şeklinde de kendini gösteriyor. Kitle psikolojisi açısından ikizlerin Santiago’yu öldüreceklerini herkese önceden haber vermelerine rağmen kimse Santiago’ya uyarıcı bir hamlede bulunmaz. Çünkü Santiago kadar güçlü bir rakibe karşı, zayıf bir konumda bulunan ikizlerin onu öldürebileceği fikrini hayal bile edemezler.

“Limanda bulunanların pek çoğu Santiago Nasar’ı öldüreceklerini biliyordu. Emekliliğin tadını çıkaran ve on bir yıldan beri belediye başkanlığı yapan Kurmay Albay Don Lâzaro Aponte, iki parmağıyla bir selam çakmıştı ona. ‘’Artık tehlikede olmadığına inanmak için çok geçerli nedenlerim vardı benim,” demişti bana. Peder Carmen Amador da kaygı duymamıştı. “Onu sağ salim görünce bunların hepsinin asılsız olduğunu düşündüm,” dedi bana. Hiç kimse acaba Santiago Nasar önceden uyarılmış mıydı diye merak etmemişti, çünkü öyle olmaması imkânsız gelmişti herkese.”

Sonucunda, bu düşünceyi sorgulamadan kabullenirler ve en ufak bir kaygı bile hissetmezler. Çıkarımımız, Bilinçdışı tepkisizliğini yeğleyen kitlenin, hiçbir şey yapmama seçeneğini benimser. Bu durumun etkilerini, ortak genlerin, gittikçe homojenleşip farklılıklardan sıyrılarak ‘’bir’’ olma içgüdüsünü kapsamasıyla yorumlayabiliriz.

Suçu toplum hazırlar, suçlu işler.

Adolphe Quetelet

Cinayetin sebebinin, ana karakterlerinden biri olan Angela Vicario’nun üzerindeki toplumdan kalıtsallaştırılmış düşünce kalıbının da etkilerini analiz edebiliriz. Topluma uygun olmayan bir davranış sergileyerek, bekaretini kaybederek, suçlu psikolojisine girer ve suçlunun ismini verir. Bu durum ‘’Nesne Yitimi’’ olarak adlandırılır*. Toplumun ahlak normlarına uymaması, onda kendine has bir suçluluk duygusu oluşturur ve bu da Irksal Bilinçaltının bir örneği olarak karşımıza çıkar. Suç ve hukuk felsefesinin işlendiği bu romanda, suç kavramının ne olduğunu okuyucuya sorgulatmak amacının güdüldüğünü de gözlemleyerek bir kez daha romanın çok yönlü bir analiz ürünü olduğunu vurgulamak isterim.

Irksal bilinçdışının esinlenmesiyle yazılan bu romanın içindeki mistik çağrışımlara da değinelim; Marquez, Amerika topraklarında yaşanılmış gerçek bir hikayeyi dini boyutlardan kaçınılmaz bir son ile ele almıştır. Başkahramanın öldürüleceği gün bir rüya ile özetlenir, işleyen kader ağı kaçınılmaz bir son ile süslenir, suskun kitleye başkaldırma arzusu resmedilir ve bu sessizliği yargılayan, kurbanın masumluğunu sorgulayan da bizler olarak, kendi Irksal bilinçaltımızla da romana eşlik ederiz. Marquez, Irksal bilinçaltını sadece kahramanlar üzerinde değil, okuyucular üzerinde de kullanmak istemiştir olarak yorumluyorum bu durumu. Romanı sonlandırırken Santiago’nun suçlu veyahut masum olduğuna ‘’kendimizce de’’ karar verebiliyorsak, bunun yetişmiş olduğumuz bölgelerin ve harmanlandığımız kültürün de etkisi olduğunu söyleyebiliriz.

Irksal bilinçaltı faktörü, mistik ögelerle bir cinayet üzerinden kurgulanmıştır. Analizimin içinde çok yer vermesem de sonuç bölümünde, okuyucusu olduğum bu eserin, İsa’nın çarmıha gerilmesiyle ortak yönler içerisinde bulunduğundan da bahsetmek isterim. Santiago’nun öldürülme hikayesi ve İsa’nın çarmıha gerilme durumunun ortak yönlerini, görebilir ve bu durumun Irksal bilinçaltı faktörüyle bağlantılı olduğunu tekrardan gözler önüne serebiliriz. Karakter isimlerinden madalyon imgesi, cinayetin işleyişinden otopsi sürecine kadar, romandaki hiçbir öge tesadüfi izlerin sonucuna bırakılmamıştır. Santiago’nun ölümü ve vücudundan kan çıkmaması, kitapta yer alan Hristiyan sembolizmi ile ilişkilendirilerek okura belli bir çağrışım yaratmaktadır. İsa’nın çarmıha geriliş hikayesi ile paralellik kurularak Santiago’nun da haksız yere öldürüldüğü hissi pekiştirilmek istenmiştir. Santiago’nun öldürülmesinden bir gece önce gerçekleşen yemekli bir kutlama etkinliği, İsa’nın havarileriyle yediği son akşam yemeğini çağrıştırırken, Santiago’nun otopsisinde midesinden çıkan bakire Carmen madalyonu, bakire Meryem’i akla getirmektedir. “Çarmıha gerilen İsa’nın yara izini andırıyordu” (Marquez, 2013: 69-70)

Nasar’ın masum olup olmadığı yine açıkta kalan bir durum olsa da Irksal Bilinçaltının karakterler ve okuyucular üzerinden şekillendirilmesini biliyoruz. Peki, yazar bilinçaltını eserine nasıl yansıtmıştır diye bir yorumda bulunursak, Santiago’yu anlatırken ‘’Saf’’ bir adam olarak okuyucuya aktarmaya, masum bir profil çizmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Bunun en temel etkeni, İsa’nın çarmıha gerilme olayıyla bağdaştırılan bir kurgu akışında eserini icra etmesidir. Bu durumda, yazar da kendisini ve bu olay akışına, bir namus cinayetine olan düşüncelerini eserine yansıtır.

Freud ve Jung gibi isimlerin, çalışmalarının ve ağır psikanalitik yorumlarının analiz edilebileceği bu roman, Irksal bilinçaltını, dini, toplumsal, bireysel ve suç algısı yönünden okuyucuya etkileyici bir biçimde sunmuştur. Kendimce, okunuşu her ne kadar ağır olsa da analizlerini araştırmak ve yazmak bir o kadar keyifli ve sürükleyici olan bu romanın değerini bir kez daha vurgulayarak yazımı sonlandırıyorum.

Kötülük dünyada değil kişinin yüreğindedir.

Gabriel Garcia Marquez (Kırmızı Pazartesi romanı)

Kaynaklar

  1. WEBSITE Demirağ, Ö. (2023, March 1). Gabriel García Márquez’den Yaşanmış Bir Cinayetin Hikayesi: Kırmızı Pazartesi Kitap Analizi. ListeList. [ListeList]

Yorum Yap

Related Posts
Total
0
Share